8 Eylül 2014 Pazartesi

İki yarımdan bir tam çıkmaz yaşamda!

Yaşamda en ilgi çeken durumlar "yarım kalan, eksik kalan" şeylerle ilgilidir. Tamam değildir çünkü.  Hep tam olacak diye başlarız çoğu zaman, ama yarım kalan-eksik kalan çok şey olur. Ama çoğumuz bu eksik yarım kalma durumundan bir çeşit keyif alırız sanki. Yaptığımız herşey tamam olsaydı yaşam çok mu sıkıcı olurdu? Her işimiz yolunda gider, makineleşir miydi? Her canlının her nesnenin bir ömrü olduğu gibi bir çok işin de tamam olmaya yetecek ömrü zamanı olmuyor sanırım. Yarım-eksik kalması gerekiyor gibi. Bunu en çok da duygularımızda yaşıyoruz sanki. Yarım kalan aşklar sevdalar üzerine yazılmış onca yazı-şiir bestelenmiş onca şarkı türkü var değil mi? Güya "tamam" olan aşklar sevdalar üzerine yazılan çizilen bir durum olmuyor. Duygularımızın en hassas komalarına eksik-yarım kalan böylesi durumlar basabiliyor. "Tamam" olan aşklar sevdalar kendisini bile unutuyor, tekrarlara ve alışkanlıklara, belki de kabullere dönüşüyor. Anlamsızlaşıyor. Tamam dediğimiz şeyler ömürle ellerimizden alınıyor, bir türlü tamama eremiyor. Eksik kalanlar genellikle acılar denen yeni eksikliklere yol açıyor. Veya bir yeni tamamlanma mücadelesi başlatıyor. Öyleyse yaşamda "tamam olacak" diye pek bir şey yok. Eksik kalmaları olabildiğince kabullenmeli miyiz bilmiyorum? En iyisi bırakalım da eksik eksik yarım yarım yaşayalım. Yarısından keyif almayı, acıları yeni eksiklere dönüştürmeye bakmalıyız. İki eksikten, iki yarımdan bir tam çıkmaz yaşamda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder