17 Ağustos 2017 Perşembe

Ama "çocukca" olmayan yalanlardan bahsediyorum

İnsan bazen "normal olmayan ben miyim" filan diye takar kafasına. Zannımız yaptıklarımızın "hep doğruluğudur". Hata olduğunu bildiğimiz hallerimizde mutlak bir "gerekçe"oluşur beynimizde, kalbimiz kabul etmese de. Başkalarını boşverdim de kendimizi bile tanıyamadığımız zamanlarımız oluyor. "Ulan ben bunu nasıl yaparım" filan diye içten içe söyleniriz. Ancak mutlaka "haklı" olduğumuzu düşünür, haksız olduğumuza bir türlü inanmak istemeyiz, kabul etmeyiz. İşte yalanlar çoğu zaman bu kafada başlıyor. Ama "çocukca" olmayan yalanlardan bahsediyorum.

Yanlışların kabullenilmediği çoktur, çünkü yaşamsal süreçler "kişisel menfaatleri" bilinç altına yerleştirmiştir. Annelerin yavruları için kendilerine ölüme atmaları, sevdiğini ispat etmek için insanların  saçma bir şekilde kendine zarar vermeleri gibi davranışlar bile "menfaatler" içerir. Anne yavrusu için ölümü göze alabilir , çünkü biyolojik olarak, bir refleks şeklinde kendi genlerinin devamını garantilemeyi hedefler. Biyolojik menfaatler vardır bir çok davranışımızda. Ancak yukarıda bahsettiğim durumlardan biraz farklı şeyler. Bu tür biyolojik menfaatlere can kurban. Ancak, işte insanoğlunun agresif yayılma ve hakim olma çabaları diğer canlı soylarını tehdit etmiyor mu? Menfaatlerimiz günübirlik şeylerdir çoğu zaman. Kendimize pay çıkar. Anne kendi çocuğu için ölümü göze alırken, yaşattığı kızını, başlık parasıyla istemediği biriyle evlendirme gibi çelişkileri de vardır yaşamda.