16 Şubat 2013 Cumartesi

Duvara astığın aşk tad vermez!

Evden çıkınca tadında olmadan, günün nasıl geçeceğini düşünürsün, bazen o güne karşı senin tadın olmaz. Bazen evdekini suçlarsın çoğu zaman kendini aslında. Duvara asıp gidebilseydin aşkını, eve dönünce giyerdin, takardın belki maske olsaydı. Tadında değilsen evden çıkınca uğradığın  marketteki insanlara nasıl davranacağını da kestiremezsin. Bazen sözlerin dilinde dolaşır, kulağın hoş nağmeler yerine gürültüye yatkındır. Becerip de bir günaydını bile tonunda söylemek zorlaşır, eğer tadında değilsen. İşe gidip gitmeme konusunda kararsız olursun gibi, tuhaflaşır günün. Sokak ucundan fırlayan kediyle mi dolaşmalı? Kağıt toplayıcısına mı takılmalı? Markette kalıp patates soğan mı tartsam, hep aynı şeyi 10 defa yüz defa yapsam dursam. Saat gibi pilin bitene kadar tık tık, hep aynı şeyi mi mırıldansam? Tadında olmazsam ne olacak işte. En iyisi çevirip birini arayayım, yıllardır konuşmadığım, rehberde üzeri tozlanmış birini mi arasam? e hadi arayayım dersin, belki eski tanıdık bir ses bir tat verir diye sarılırsın. Tam ararken zerre sevmediğin biriyle karşılaşırsın. Bu ne ya nasıl bir gün teraneleri! Tadında olmadan evden çıkmak. Şehir kokar o sabah her nedense, saydırırsın belediyeye, çöpçüye, kapıcıya, hatta tüm şehri suçlarsın. Tad vermez sana o şehir. En iyisi İstanbul'a mı gitsek filan dersin. O da olmayınca iyice tadı kaçar. Simitçinin önünden geçerken sıcak olduğunu tahminlediğin simit alırsın, Allah'tan o sıcak, şansa yorumlayıp geçersin tadında olmazsan. Ya varacağın işyeri, ne çok özlemişsindir ne çok. O ofisin anahtarı çıkmaz, nerde olduğu bilinmez. Kayıptır! üzerindeki son cepte yakalayınca tadın iyice kaçar! hani geri dönmek istersin. Ne bilim az da atıyorumdur belki. Kimseyi görmek istemez bir tavrın olur hani tadın yok ya. Tıpkı daha önce karşılaştığın bir arkadaşına yaptığın gibi. Sahtece gülüp" fıstık gibiyim bugün" naraları atma teşebbüsünde bulunduğun gibi.

Tadından çıkmayınca evden alın hep orda kalır, duvara astığın zannettiğin aşkında. Ne varsa onda, elinle mi büyüttün ki onu. Maydonoz değil ki her derde deva. Tadına varamadan kaybetmeye yüz tutan aşkından mı bu tatsızlığın nedeni? ondan da emin olmadığın için iyice tadı kaçıran bi durum var ortada. Zaten çayı da şekersiz içiyorsun iyi mi? Sağlıklı olalım derken tadında olmayı nasıl unuttuk ki? Unutan unutur ben asla unutmam filan. Tatlı sözler kendi kalbine. 
Ne bilim yarına umut yine zaman geçer yine hep tık tık. Suçlamalar, suçlananlar. Sendeki beni bilsem, ben de bendekini suçlayacağım. 
Evraklar içinde kaybolan bedenimi akşam üzeri yeniden bulurken, o muhteşem tadında bir ofisten çıkış iyi gelir hakkaten. Derken eve dönüş. Gitmesem mi? yok ya duş almalıyım, iki gündür giydiğim çorabımı değişmem lazım. Uzansam tv karşısında görmezden gelsem acaba nasıl olur, filan.
Neyse tadında olduğum zaman da olmadığım zaman da benim zamanım, bencileyin bir bencillik. 

Devam edebilir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder