12 Eylül 2015 Cumartesi

Geçmiş olanca kirliliğinden arınmaya çalışırken, ne kadar da heveslisin gelecek!

Çoğu zaman anlatamazsın! Kendini ifade edemezsin, etmene izin vermezler. Ya da konuşmaya kalksan yanlış anlamaya müsait bir sürü gözle mücadele etmek durumunda kalırsın. Söylersin belki! Ama o kulaklara gidene kadar kaybolur, bir hiç olur sözlerin. İçine kapanırsın. Kendine söylersin, o sözleri. O hiçler bir sel olur dolar kulaklarına. Boğulur boğulursun. Yaşama karşı direncin vardır bilirim. Elin gitmez. Yutkunur kalırsın. Söz söylemek istersin bakan gözlere. Değmez dersin. Kalırsın, bir sigara filan yakar oyalanmaya çalışırsın. Yaşamı bazen saçma bulsan da o hayal ile yine de güzeldir, kovalarsın. En iyisi kendini anlamaya çalış, Şu kirlenmiş yaşamlara dokunup, ruhunu kirletme. Farkındaysan kirli yaşamları yorgan gibi kara kışta üzerimize alıyoruz. Uzaklaşmak, yalnız kalmak korkutucudur. Belki bazen rahat hissederiz. Karmaşıktır. Gider gelirsin. Kirli yaşamların kafası iyi gibi görünür, zevkler filan. Belki daha çok para. Koltuklar. Seni görünce kıçını önemseyenler filan. Aslında yaşamın kirliliği hepimizi yalnızlaştırıyor. Kirlenmemiş bazı duyguları korumak istiyoruz. Bilinçli veya değil. Yaşam hızla geçerken hücrelerimizde kazandığın o güzel kalplerle rahatlarsın. Zaman senin benim için geçerken, gelecekler için ne kadar da acımasız! Geçmiş olanca kirliliğinden arınmaya çalışırken, ne kadar da heveslisin gelecek! Aşktan bihaber, o kirli yaşamında hiç sevememiş kuru hayatlar dolu bu serüvende. Otsun, biliyoruz da hiç olmazsa bir çiçek aç şu yaşamında. O kadar da mı acizsin. Çoğu nefesler diğerlerini sömürürken bir yol bulup da çiçekler açmak, yalnızlaşmak. Hani yenilmek değil de, kendine kaçmak gibi. Fazla kirlenmeden. Hiç olmazsa bir çiçek açıp yaşama gülümsemek. Kendileyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder